bir an salkım ... bir an şaman ... birkaç zaman deli ... bir zamanlar insan ... o zamanlar mutlu ... o zamanlar yok ... bir an ölüm ... tek an sonsuz ... o an yokluk ...zaman denge ...o zaman ............
Cuma, Nisan 14, 2006
KALK ARTIK SABAH OLDU.......

Kaldırıp başını gökyüzüne baktığında, gökyüzünün ne olduğunu merak eder bir düşünür müsün? Bilimsel kitaplar okuyup gökyüzünün gizemini çözmeye çalışır mısın?
Peki hiç düşündün mü yıldızlar sabah olduğunda nereye saklanır? Gökyüzü nereye saklar yıldızları, güneş neden her sabah sana merhaba der?

Gökyüzü bir türkü tutturmuş hep onu söyler..
Sen hiç gökyüzünün türküsünü duydun mu?

Duymadım diyemezsin hiçbir zaman.. Gökyüzünün türküsü duyulmaz ki.. Görülür..
Gökyüzü her sabah maviden kırmıza boyar kendini. Öğlene doğru bu kırmızı açık maviye dönüşür.. Akşam olunca da yine koyu mavi olur.. Sen bu türkünün içindeki kahramansın.. Her zaman, her an bu türkünün devam ettiğini gören tanıksın.. Bu türkünün tempolu havasına her gün uyar ritim tutarsın. Yürümen günün ritmidir.. Uyuman ise gecenin.
Her an, günün belli zamanlarında yaptığın hareketler hep gökyüzünün ritmine uyduğunun göstergesidir..

Her gün kulağına fısıldanan bir melodi vardır..
Sabahları güneş der ki sana: "Kalk artık sabah oldu"; sen bu melodiyi duyduğun an uyanmışsındır artık.. Yeni güne hazırsındır.. Çünkü gecenin melodisi seni uyutmuş, rahatlatmıştır. Yeni günün melodisi seni geceye hazırlar.. Yorgun ve mutsuz bir şekilde bir sonraki günün melodisini duymak için uyursun.. Yine gündüz, yine yeni gün ve yine yeni bir melodi.. Her seferinde farklı bir melodi seni uyandırır.. Bu ruh durumuna bağlıdır..
Her yeni güne, yeni bir melodi�

Bulutlar gökyüzü türküsünün en ince ayrıntılarıdır.. Gece, gündüz bu türküyü tamamlar niteliktedirler..

Rüzgar bu türkünün ritmini ayarlar. Rüzgar çıktığı zaman biz bu türküyü daha iyi duyarız. Çünkü o zaman türkü görülmekten çıkmış sese dökülmüş olur..

Rüzgar yeryüzündeki cisimlerle söyler türküsünü.. Gece yada gündüz fark etmez onlar için.
Kasırgalar bu türkünün ritmini ve sesini bir kat daha arttırır ve öylece söylemeye başlar melodisini..

Bütün bu yeryüzü olaylarını seyreder gökyüzü.. Zamanı geldiğinde türküsünü onların elinden alır ve başlar kendi türküsünü söylemeye.. Mevsimler bu türkünün etrafında döner..

Ağaçlar dans eder bu türküde.. Otlar gösteri yapar.. Denizdeki dalga en güzel dansını sergiler insanoğluna� İnsanoğlu türküyü duymadığını sanar ama dalganın dansını zevkle izler.. Aslına türkü ve dalganın dansı bir bütündür.. İş bunu görmekte yatar..

Bulutlar gökyüzünün türküsüne dayanamaz bazen.. Öyle duygulanır, öyle duygulanır ki ağlamaktan kendini alamaz.. Ağlar, ağlar.. Küçük göletleri olur yağmurun.. Yağmura eşlik eder göletler gökyüzünün türküsünde..

Yağmur ağlar gölet oluşur, gölet buharlaşır yağmur ağlar..
Gökyüzü hiç aldırmadan devam eder türküsüne.. Bu türkünün ne zaman biteceği belli değildir.. Taa kii��

(not: burada geçen öykü tamamen hayal ürünüdür.. )
 
posted by INSANATOMYSTIC at Cuma, Nisan 14, 2006 | Permalink | 0 comments